Bölüm 3: Kullanıcı Üretimi İçeriği Doğrulamak
On yıldan da az bir süre içinde haber toplama iki önemli gelişme ile köklü bir dönüşüme uğradı.
Birincisi mobil teknolojiler. 2013 yazında önemli bir eşik aşıldı ve ilk defa toplam satılan mobil telefonların yarıdan fazlasını (%55) akıllı telefonlar oluşturdu.
Tanım gereği, akıllı telefonlar yüksek kaliteli kameraları ile video çekebilirler ve kullanıcılar ağa kolayca bağlanarak çektikleri resimleri yayabilirler. Sonuç olarak artık daha da fazla insan, etraflarında gördükleri olayları filme çekebilecek ve ilgilenebilecek insanlarla direkt olarak paylaşabilecekleri veya sosyal ağlar ile daha çok insana ulaşabilecekleri teknolojiyi ceplerinde taşıyorlar.
İkincisi gelişme sosyal ağlar. BBC’nin kullanıcı üretimi içerik merkezi 2005 yılının başlarından beri aktif. Bu birim insanların merkezi bir e-posta adresine gönderdiği içeriğe bağımlıydı. O günlerde Facebook’un kullanıcı sayısı 5 milyondan biraz fazlaydı, YouTube ve Twitter henüz kurulmamıştı. Bugün, 1 milyardan fazla kişi Facebook kullanıyor; günün her dakikası YouTube’a 100 saat uzunluğunda içerik yükleniyor, 250,000 tweet atılıyor ve 2.4 milyon parça içerik Facebook'ta1 paylaşılıyor. Okur/izleyici davranışı büyük ölçüde değişti.
İnsanlar olayların filmini çekip istendiğinde bir haber kuruluşuna göndermektense; gördüklerini filme alıp Facebook, YouTube ya da Twitter’a yüklüyorlar. Araştırmalar gösteriyor ki çok az izleyici çektikleri görüntülerin haber değeri olabileceğinin, bir haber kuruluşuna ya da başka bir organizasyona2 gönderilecek kadar önemli olduğunun farkında. İçeriği ağa yüklemelerinin öncelikli sebebi aileleri ve arkadaşları ile deneyimlerini paylaşmak.
Haber olan her olayın yakınında, sayıları artan bir şekilde, “kazara gazeteciler” var; ellerinde akıllı telefonları ile doğru zamanda ve doğru yerdeler. Reuters’ın eski sosyal medya editörü ve Circa'nın şu anki yazı işleri sorumlusu Anthony De Rosa’nın yazdığıgibi: “Çekimi yapanların ilk düşünceleri çoğu zaman ‘bunu önde gelen televizyon haber ağları ile paylaşmalıyım’ değil çünkü onlar geleneksel televizyon haber ağlarını umursamıyorlar ya da yüksek olasılıkla hiç duymamışlar. Ancak internetten haberdarlar ve dünya ile çekimlerini orada paylaşmaya karar veriyorlar.”
Benzer bir şekilde, son dakika haberleri süresince, izleyici bilgi edinmek için sıklıkla sosyal ağlara yöneliyor. Bu da demektir ki ilk müdahale ekipleri ve acil yardım örgütleri de sosyal ağları kullanıyor. Ne yazık ki, bilerek ya da bilmeyerek, bu tarz olaylar yanlış bilgilerin dolaşıma sokulmasına olanak tanıyor. Bu nedenle gazeteciler ve insani yardım kuruluşlarında çalışanlar içeriğin yanlış olduğu ön algısıyla işe başlamalılar. Acil durumlar süresince, bilgi insanların yaşamalarını ciddi bir şekilde etkileyebilecekken doğrulama, haber derleme ve bilginin yayılması sürecinin kritik öneme sahip bir adımıdır.
Doğrulamanın Önemi
Herhangi birinin, içerik yükleyebilmesi ve içeriği belirli bir olay ile bağlantılandırarak etiketleyebilme, tanımlayabilme becerisi bir çok gazeteciye ve özellikle de editörlere aldatılma ve yanlış içerik ile devam etme korkusu vermektedir.
Bazı insanlar haber kurumlarını ve kamuoyunu aldatmak için sahte web siteleri oluşturur, Twitter hesapları açar, görselleri montajlar ya da videolara müdahale eder. Çoğunlukla yapılan hatalar kasıt içermez. Amacı yardımcı olmak olan insanlar genellikler eski haberlerden, yanlış etiketlenmiş içeriği bulup paylaşırlar. Yukarıda da bunun bir örneğini görebilirsiniz, kendisine eşi tarafından gönderilen bir fotoğrafı tweetleyen Roy Grubb özür diliyor. Eşi Roy’a gönderdiği fotoğrafın Usagi Tayfun’unun Hong Kong’a doğru ilerlediğini gösterdiğini söylüyor ancak aslında Roy’un da paylaştığı görsel daha önceki bir olaya ait.
My apologies to all for jumping to conclusion about the image my wife sent me of typhoon. Not a hoax, just an error. Lesson learned.
— Roy Grubb (@roygrubb) September 22, 2013
Hepinizden, eşimin gönderdiği tayfun fotoğrafıyla ilgili olarak, yeterince düşünmeden yargıda bulunduğum için özür dilerim. Amacım sizleri işletmek değildi, sadece bir hataydı. Dersimi aldım.
YouTube’dan videoları bilgisayarlarına indirip tekrar kendi hesaplarından aynı videoların kendilerine ait olduğunu iddia ederek paylaşan kullanıcılar da başka sıkıntılara yol açar. Bu aldatma değildir (scrape-kazıma denir buna) ancak bu tarz videoların varlığı bizlerin ilk yükleyiciyi bulmamız için daha çok çalışmamızı gerektirir.
Özgün kaynağın bulunmasının zorluğunu gösteren bir örnek: Birleşik Devletler Senatosu İstihbarat Komitesi, Suriye-Doğu Guta’da 2013 yılında gerçekleşen kimyasal silah saldırısıyla ilgili olarak delil aramak için kullandıkları 13 videodan oluşan ve kaynağı YouTube olan bir çalma listesi (playlist) yayınladı. Bu videoların bir kısmı, diğer YouTube kanallarında yayınlanan videoları toplaması ile tanınan Suriyeli bir toplayıcının YouTube kanalından alınmıştı. Playlist’te yer alan videolar orijinal videolar değil kazıma videolardı. Storyful’dan Felim McMahon farklı doğrulama yöntemleri kullanarak videoların orijinal versiyonlarını bulmayı başardı. McMahon süreci burada anlatıyor. Bu örnekte gösteriyor ki bu konular artık sadece gazetecileri ilgilendiren konular değil.
Doğrulama kontrolleri
Doğrulama, ücretsiz online araçlar ve geleneksel gazetecilik teknikleri ile yapılabilen, kilit bir beceridir. Hiçbir teknoloji %100 kesinlik oranıyla kullanıcı üretimi içeriği otomatik olarak doğrulayamaz. Bununla birlikte insan gözü ya da geleneksel araştırmalar da yeterli değildir. İki yöntemin kombinasyonu bize doğru cevabı verebilir.
Bir gazeteci ya da insani yardım çalışanı sosyal medya aracılığıyla bir bilgi ya da içeriğe ulaştığında ya da ona gönderildiğinde kontrol edilmesi ya da doğrulanması gereken 4 farklı unsur vardır.
- Köken: Bu içeriğin orijinal bir parçası mıdır?
- Kaynak: İçeriği kim yükledi?
- Tarih: İçerik ne zaman üretildi?
- Yer: İçerik nerede üretildi?
1. Köken: İçeriğin gerçekliğini doğrulamak
İçeriğe bir sosyal medya profili aracılığıyla ulaşırsanız, profilin gerçekliğinden emin olmak için bir dizi denetleme işlemi yapmalısınız.
Söz konusu olan bir tweet ise biliniz ki, lemmetweetthatforyou.com sahte bir tweet hazırlamayı şaşırtıcı derecede kolaylaştırmaktadır. Hazırlanan tweet bu web sayfası aracılığıyla bir resim formatında paylaşılabilmektedir.
Twitter’da sahte bilgilerin bir diğer yayılma şekli de sahte bilgileri retweet gibi sunmaktır. Örneğin, “Gerçekten mi? RT @JoeBiden Politikayı bıraktığımı ilan ediyorum.” Bu tarz tweetler orijinal bir tweet’i tekrar tweetlemişsiniz gibi görünecektir.
Sahteciler sıklıkla sahte hesapların kapak resmine Twitter’ın mavi hesap doğrulama işaretini de eklemektedirler ki hesap daha gerçekçi görünsün. Bir hesabın gerçekten twitter tarafından tanınmış-gerçek bir hesap olduğunu kontrol etmek için fare imleciniz ile hesabın hemen yanında ki mavi “tik” işaretinin üzerine gelin, eğer ki küçük bir kutucukta “verified account-tanınmış hesap” yazısı belirirse hesap twitter tarafından tanınmış demektir.
Facebook da, aynı mavi “tik” işaretini kullanarak, ünlüler, gazeteciler ve hükumet görevlileri için benzeri bir doğrulama programı başlattı. Mavi tikler Facebook sayfalarında olduğu gibi kişisel profillerinde de görülüyor. Twitter’da olduğu gibi Facebook doğrulama programını yönetiyor ve doğrulama taleplerinin kabul edilip edilmeyeceğine karar veriyor. Usain Bolt’unki gibi Facebook sayfalarında, mavi tik kapak fotoğrafının altında, hesap sahibinin adının yanında yer alıyor.
Kişisel sayfalarda mavi tik kapak fotoğrafının üzerinde yer almaktadır. The Wall Street Journal editörlerinden Liz Heron’un profilinde olduğu gibi,
Twitter’da olduğu gibi, photoshoplanmış mavi tikli kapak fotoğraflarına insanlar aşikar. Facebook’da da aynı Twitter’da olduğu gibi fare imleci ile mavi tikin üzerine gelirseniz “doğrulanmış profil” yazısı küçük bir kutuda belirecektir.
Ancak unutmayın ki aynı Twitter’da olduğu gibi doğrulama süreci şeffaf bir süreç değil. Çok ünlü olmayan insanların doğrulanmamış profillerinin sahte olup olmadığı pek net olmayabilir. Belki de profillerinin doğrulanması için “yeterince ünlü” değillerdir!
Ancak resmi doğrulama programlarının varlığında bile, profildeki detayları özenli bir şekilde kontrol etmek dışında, bir hesabın gerçek olup olmadığını anlamanın hızlı bir yolu yoktur.
Profilin gerçekliğini kontrol etmek için gözden geçirilmesi gerekenler, profile link vermiş web sayfaları, lokasyon bilgileri, önceden yayınlanmış fotoğraflar ve videolar, önceki durum güncellemeleri ya da tweetlerdir. Profil sahibinin arkadaşları ve onları izleyenler kimler? Kimleri takip ediyorlar? Diğer kullanıcıların listelerinde de bu profil yer alıyor mu?
Fotoğraf ya da video gibi içerikler söz konusu ise, sorulacak ilk soru elinizdeki görüntünün orijinal olup olmadığıdır. TinEye veya Google Images3 gibi tersine arama araçları kullanarak elinizde ki görüntünün daha önce yayınlanıp yayınlanmadığını kontrol edebilirsiniz. (Bu araçların kullanımı ile ilgili olarak daha detaylı bilgi için 4. Bölüme bakabilirsiniz)
Kasıtlı olarak üretilmiş aldatıcı içeriğe nadir rastlanmaktadır. Son yıllarda görece zararsız aldatıcı videolar halkla ilişkiler şirketleri, veya dönem sonu ödevlerini yapan öğrenciler tarafından reklam amacıyla üretilmektedir. Özellikle Mısır ve Suriye’de, amacı sosyal medya aracılığıyla paylaşılan videolar ile “düşmanın” itibarını zedelemek olan gerçek olmayan içerik kasıtlı olarak üretilmektedir.
Bu taktikler, gerçek olmayan ancak gerçeği ile birebir aynı web siteleri geliştirip bombalı saldırıların üstlenilmesiya da tüyler ürperten bir olayı sahneye koymak ve karşı tarafı suçlamayı içerir. Bu günlerde manipülasyon eskisine göre daha kolayca yapılabiliyor; Nancy Pelosi gibi, bazıları geç de olsa, sadece kadın kongre üyesi kadınlardan oluşan bir fotoğraf yaratmaya çalışabilirsinizya da Suriyeli aktivist bir grup gibi canlı canlı gömülen birinin videolarını paylaşabilirsiniz. Gazeteciler ve insani yardım çalışanları kullanıcı tarafından oluşturulmuş içerik söz konusu olduğunda içeriğin doğru olmadığı varsayımı ile işe başlamalıdır (Video doğrulama ile ilgili olarak daha detaylı bilgi için 5. Bölüme bakabilirsiniz.)
2. Kaynağın doğrulanması
Kullanıcı tarafından oluşturulan içeriği doğrulamanın nihai amacı orijinal yükleyicinin belirlenmesi ve onlarla iletişime geçmektir.
Kaynak ile iletişime geçildikten sonra sorulması gereken sorular arasında görüntü kayıt edilirken kayıt edenin nerede durduğu, tam olarak ne görebildikleri, kayıt için ne tür bir kamera kullandıkları yer alır. (Bu sorulara verilen cevaplar bir önceki bölümde ana hatları ile açıklanan Steve Buttry’nin “Nereden biliyorlar?” testi için önemli verileri oluştururlar).
Eğer size bilerek ya da ya bilmeyerek doğru olmayan bilgiler veriyorlarsa, muhatabınıza direkt sorular sorarak gerçeği ortaya çıkartabilirsiniz. Sorulan direkt sorular kişinin itirafı ile de sonuçlanabilir. Ek olarak, fotoğraflardaki EXIF bilgileri ile verilen bilgileri karşılıklı olarak kontrol edebilir ya da Google Street View ile videoyu karşılaştırabilirsiniz.
Ancak öncelikli olarak, videonun kaydını yapan kişiyi bulmanız gerekmektedir. Videoyu yükleyenin geçmişini araştırmak eski moda polis araştırmalarına benzeyebilir ve gazeteciden ya da araştırmadan çok iz süren bir avcı gibi hissedebilirsiniz.
Bazı insanlar sosyal profillerinde birçok bilginin yanında gerçek isimlerini de paylaşırlar ve özellikle çok da sık rastlanmayan gerçek isimli profiller önemli bilgi kaynaklarıdır. Yaşamlarının büyük kısmını farklı sosyal ağlarda geçiren insanlar, farkında olmadan farklı sosyal ağlarda bir çok bilgi paylaşırlar ve farklı ağlardan sağlanan ipuçlarının bir araya getirilmesi ile kişiler hakkında önemli bilgilerden oluşan dosyalar oluşturulabilir. Kısıtlı kişisel bilgi ile oluşturulmuş bir YouTube hesabında paylaşılmış bir URL ile gazeteciler, profil sahibinin e-postasına, adresine ve kişisel telefon numarasına bu web sayfası aracılığıyla ulaşabilirler: who.is4 (Bir gazeteci her zaman her iki aracı da kontrol etmelidir. Bazen sonuçlar sadece birinde görünebilir.)
3. Olay tarihinin doğrulanması
Bir video görüntüsünün tarihinin doğrulanması, doğrulanma sürecinin en zor aşamalarından biri olabilir. Bazı aktivistler bu zorluğun farkında olarak videonun çekildiği gün basılmış bir gazeteyi tarihi açıkça görülecek şekilde kayıt sırasında videoda gösterirler ve videoyu paylaşırlar. Bu elbette yeterli kanıt sayılamaz ancak videoyu yükleyen kişi, organizasyonlar tarafından biliniyorsa ve ona güveniliyorsa o güne ait bir gazetenin videoda görünmesi yardımcı ek bir bilgidir.
YouTube pasifik standart saati kullanmaktadır. Bu durum bazen videonun yüklenme zamanının olayın gerçekleşme zamanından önce görünmesine neden olabilir.
Tarihin doğrulanması için hava durumu raporları yardımcı olabilir. Wolfram Alpha bir bilgisayımsal bilgi motorudur (computational knowledge engine) diğer birçok şeyin yanında, belirli bir tarihteki hava durumunu kontrol etmenize olanak tanır (Wolfram Alpha arama sekmesine “What was the weather in Caracas on September 24, 2013” yazmanız yeterli.) Bu web sayfasından edinilen bilgiler ile o günden ve yerden tweetler, o güne ait yerel hava durumu raporları, aynı yerden aynı gün yüklenen diğer içerik ile karşılıklı kontrol edilebilir.
4. Olay yerinin doğrulanması
İçeriğin sadece küçük bir yüzdesi otomatik olarak coğrafi konumu belirleyebiliyor. Ancak haritalama platformları Google Maps, Google Earth, Wikimapia aracılığıyla içeriğin ilk kontrolleri yapılabilir. Bu araçlarla ile nelerin lokasyonlarının belirlenebileceği hayret vericidir. 5 Konum belirleme her zaman daha zordur ancak özellikle bombalamalardan sonra Suriye’den, Sandy Kasırgası’ndan sonra Long Island’dan gelen görüntülerin konumunu belirlemek daha da güç olabilir.
Konum belirlemenin zorluğundan haberdar olan aktivistler çekimlerinin başında ya da sonunda kamera ile yukarı doğru pan yaparak çevredeki, olay yerini harita üzerinde tespit edilebilecek, uzunca bir kule, minare ya da katedral ya da işaret levhasını görüntüye alırlar. Bu biraz habercilerin aktivistlerden6 talebi olduğu kadar biraz da aktivistlerin kullanıcı tarafından yüklenen içerikler için iyi örneklerle ilgili tavsiyelerini paylaşmasından da kaynaklanmaktadır.
Süreç olarak doğrulama
Ne yazık ki genelde insanlar doğrulamayı ‘bir şey doğrulandı ya da doğrulanmadı’ şeklinde, basit bir evet/hayır eylemi olarak görürler.
Yukarıda ve takip eden bölümlerde de tarif edildiği gibi pratikte doğrulama bir süreçtir. Bütün bu kontrollerin net cevaplar verdiği oldukça enderdir. İşte bu yüzden tanıklıktan gelen bir içeriğin kullanılıp kullanılmayacağı editöryel bir karardır.
Son döneme ait iki akademik çalışmada BBC ve Al Jazeera Arapça haber kanallarının çıktılarının içerik analizleri yapıldı. Editöryel çalışanlar tarafından kesinlikle gerekli görülen bu kontroller gerçekleştirilmiş olsa da kontrollerin sonuçları izleyicilerle çok ender paylaşılmaktadır.
Öyle görünüyor ki, izleyicinin kaynağı sosyal medya olan kullanıcı tarafından yüklenmiş içerikle ilgili neyin bilindiğinin neyin bilinmediğinin söylenmesini beklemesiyle, gelecek yıllarda doğrulamayla ilgili yeni bir dil gelişecek. Habercilerin ve diğerlerinin erişebildiği içeriğe izleyicilerin de ulaşabilmesi söz konusu olduğunca bu seviyede bir şeffaflık ve hesap verilebilirlik gereklidir.
-
Bu istatistikler sürekli değişiyor, fakar popüler sosyal ağlara en güncel aktivite yaklaşımı için: http://blog.qmee.com/qmee-online-in-60-seconds/↩
-
http://www.bbc.co.uk/blogs/knowledgeexchange/cardiffone.pdf↩
-
Bir gazeteci bu iki kaynağı birlikte kontrol etmeli. Bazen birinde olmayan diğerinde bulunabilir.↩
-
Storyful'un haber editörü Malachy Browne'un sosyal hesaplarında bilgilerini kullanarak yükleyicilik yapanları izlemek ile ilgili şu iki blog yazısına bakabilirsiniz:http://blog.storyful.com/2012/10/09/find-that-fireball-when-journalist-turns-stalker/ ve http://blog.storyful.com/2013/04/16/finding-facts-in-the-heat-of-the-moment/↩
-
Suriye’de ki bir tank patlaması ile ilgili olarak şu blog adresine göz atabilirsiniz: http://blog.storyful.com/2013/03/13/the-changing-nature-of-conflict-and-technology/↩
-
Harkin’in çalışmasına bakınız↩